Alt Menüyü İncelemeyi Unutmayın

http://turkplanet.tr.gg Taşınmış Bulunmaktayız !!!!

Forum

=> Daha kayıt olmadın mı?

Emeğe Saygı Lütfen Üye Olunuz !!!!!!!!!!!!!!!

Forum - Komik Yazılar

Burdasın:
Forum => Yazılar => Komik Yazılar
<- Geri  1 ...  4  5  6  7  8  9  10 ... 14Devam -> 

emreaydın
(şimdiye kadar 104 posta)
06.01.2009 19:17 (UTC)[alıntı yap]
Şu Amerikalılar



Amerika'da yaşayan bir Türk’den gelen mesaj :
Bütün arkadaşlara merhaba....
Bugüne kadar şahit olduğum olaylar aklıma başlıkda belirttiğim soruyu getirdi. Bazı olayları size de anlatıyorum, bu konuda herkes kendi kararını vermekte özgürdür.

Amerikalıların Kafatasının İçinde Ne Var?

En son başıma gelen hadiseden başlayayım. Dün (2 Ekim Cumartesi) sabah 9`da, AT&T adlı dünyaca meşhur telefon firmasından aradılar. "Bize üye olmak ister misiniz?" dediler. (Burada telefon şirketini kendin belirliyorsun, Türkiye`deki gibi tek şirketin yani Türk Telekom`un tekeli yok) Ben, "Türkiye`yi aramanın dakikası kaça?" dedim, telefondaki "45 cent" dedi. "Ben, 10 dakikalık görüşmeyi 2$`a yapıyorum" dedim. "İyi ya, bizimkisi 2$ değil 45 cent" dedi. "Bak kardeşim, ben 2$`a 10 dakikalık görüşme yapıyorum, anlatamadım mı" dedim. Bana "O zaman dakikasına kaç para veriyorsunuz?" demez mi? Kendi kendime "Al işte, sabah sabah bir gerizakalı Amerikalı daha" dedim. Kendisine kibarca izah ettim: "10 dakika 2$`sa dakikası 20 cent yapar" dedim. Telefondaki beyinsiz "Mümkün değil bu kadar ucuza olamaz, siz işlem hatası yapmışsınızdır" dedi. Kendi kendime "Sen beni Amerikalı mı zannettin ki, 2$`i 10`a bölerken işlem hatası yapayım" dedim ve sabah sabah günaha girmemek için "Kardeşim, sağol , ben sizin şirkete üye olmayacağım" dedim ve kapattım.
Geçenlerde Mc Donalds`da 3.01$ tutan borcumu ödemek için 5$ verdim, 1 cent daha verdim. Herif, önce 5$`dan ne kadar para üstü vermesi gerektiğini hesap makinesi ile hesapladı, önce hesap makinesinin gösterdiği 1.99$`i bana bir sürü bozukluk olarak geri verdi, sonra 1 cent daha verdi. Ben "Niye bu kadar bozukluk veriyorsun, direk 2$ kağıt para versene" dedim. Kuş beyinli, bu sefer 5.01`den 3.01`i çıkardı ve hesap makinesinde 2 rakamını görünce bendeki parayı alıp, 2$ verdi. Şimdiye kadar hiçbir mağazada, kasiyerlerin bozuk para ödemek zorunda kaldıklarında bir miktar daha isteyip, bütün para geri çevirebildiklerini görmedim. Mesela hesap 15.25$ tutsa ve siz 20 $ verseniz, size 4 tane 1`lik, 3 tane 25 centlik verirler. Hiçbirisi 1 tane 25 cent alıp, tek bir 5 dolarlık geri çevirmeyi düşünemez / hesap edemez.
Büyük bir mağazanın girişine ve raflarına şu uyarıyı asmışlardı:
"Mağazamızda gizli kamera sistemi vardır." Daha sonra şunu eklemeyi ihmal etmemişler, malum bu yazıyı okuyan Amerikalılar "Bana ne, ben zaten buraya gizli kamera sistemi almaya gelmedim" diyebilir diye. "Gizli kamera sistemi sayesinde, yapılan hırsızlıkları tespit edebiliyor ve mahkeme önünde delil olarak gösterebiliyoruz."
Bir bankanın ATM kartı müracaat formunda şu paragrafın altını imzalamanızı istiyorlar : "5 haneli banka şifremi sayılardan ve harflerden oluşturacağıma, şifrenin tamamında aynı rakamı veya harfi kullanmayacağıma, Q ile 0`ı, 2 ile Z`yi birbirine karıştirmayacağıma..... söz veririm" Anlaşılan bankaya gelen birçok şifre probleminde bunları birbiri yerine kullanıp da unutan o kadar çok insan vardı ki bu paragrafı eklemeye lüzum görmüşler.
Şu olayı da bir arkadaştan duydum, gerçek olduğunu söyledi : Kadının, biri evine yeni bir mikrodalga fırın almış. Kadının, bir de çok sevdiği bir kedisi varmış. Birgün kadının, kediyi yıkaması gerekmiş. Tabi kediyi yıkadıktan sonra bir de kurutmak lazım. Aklına bu işi çabucak halledebileceği parlak(!) bir fikir gelmiş. Islak kediyi alıp, mikrodalganın içine koymuş. Tabi zavallı kedi, mikrodalganın kapağı tekrar açıldığında ölü bir şekilde fırının içinde boyluca yatıyormuş. Bu durum karşısında kadın, sevgili kedisini kaybetmenin intikamını almak için mikrodalga üreticisi firmanın aleyhinde yüklü bir tazminat davası açmış. Mahkemenin kararı ise şu: Üretici firma, fırının kullanma kılavuzunda "içinde kedinizi kurutmayınız" yazmadığı için suçludur ve istenen tazminatı ödemekle yükümlüdür.
Şu hadiseleri hepiniz duymuşsunuzdur : CD sürücüler Japonya`da üretilip Amerikan piyasasına ilk girdiğinde Amerikalılar`in "Şu Japonlar ne pratik insanlar, kolaylık olsun diye bilgisayarlara 'mug holder' (seramikten yapılan büyük bardaklar ki Amerikalılar kahve ve çorba içmek için çok kullanırlar) ilave etmişler" diyerek bir çok CD sürücünün 'tray' (CD sürücünün CD-ROM koymak için dışarıya çıkan kısmı, CD tepsisi) kısmını içi dolu ağır bardakları koymak suretiyle kırdıklarını; bilgisayarda "Press any key to continue" yazısı çıkınca fellik fellik klavyede 'any' yazılı tuşu aradıklarını duymayan yoktur. İşin tuhafı, galiba Amerikalılar`da salak olduklarının farkında. Birgün Elektromanyetik dersinde çocuklara soru çözerken "Biz, bu dersi 2. sınıfta alıyoruz" dedim (burada son sınıfta okutuluyor). Çocuğun biri daha evvel Türklerle kalmış, onları o kadar zeki bulmuş ki, bana "Ortaokul iki de mi, lise iki de mi?" diye sordu. Ben de "İlkokul ikide" diyecektim de çocukların geri zekalılığını yüzlerine vurmak gibi olmasın diye "Üniversite iki" dedim.

Hepinize sevgilerimle...
A. B. . Syracuse University Department of Electrical Eng.& Computer Science


emreaydın
(şimdiye kadar 104 posta)
06.01.2009 19:18 (UTC)[alıntı yap]
Geyik Sorular
1-Hangi Eve giren kolay kolay çıkamaz?
cevap:Hapishane
2-Hangi bebeğe mama yedirilmez?
cevap:Gözbebeği
3-Hangi devlet markalidir?
cevapanimarka
4-Bülbülü altın kavese koymuşlar ne demiş?
cevap:Avukatimi isterim
5-Bir japon ne zaman hoşçakal der?
cevap:Türkçeyi öğrendiği zaman
6-En çok çalınan şey nedir?
cevap:Zil
7-İzmir'e niçin gideriz?
cevap:İzmir bize gelemediği için
8-Çiğnenmeden yenen şey nedir?
cevapayak
9-Küçük fincan içi dolu mercan?
cevap:Göz
10-Bir kadın araba sürerken hep gülermiş,neden?
cevap:Güle Güle kullan demişler de ondan.
11-Kumbaranın büyüğüne ne denir?
cevap:Bank
12-Balık neden yüzer?
cevap:Yürümeyi bilmediği için
13-Üzerinde at bitmeyen bahçe hangisidir?
cevap:Fenerbahce
14-Kuşların palavracısına ne denir?
cevap:Atmaca
15-Kuşların acemisine ne denir?
cevap:Çaylak
16-Uykuyu çok seven hayvan hangisidir?
cevap:Zebre,çünkü pijamalarını hiç çıkarmaz.
17-Uçan sığıra ne denir?
cevap:Sığırcık
18-Una kan koyarsak ne olur?
cevap:Kanun
19-Dolapların gözleri kapatılmazsa ne olur?
cevap:Açıkgöz olur
20-Fazla kızdırmaya gelmeyen ilimiz hangisidir?
cevap:Tokat

emreaydın
(şimdiye kadar 104 posta)
06.01.2009 19:19 (UTC)[alıntı yap]
Adamin Biri


Adamın biri ata binmeye bayılırmış, binince de bayılmış.

Adamın biri işi başından atmış, ayağına düşmüş.

Adamın biri kazık yemiş ama tadını beğenmemiş.

Adamın biri kazık yemiş ama doymamış.

Adamın biri mahkemeye düşmüş, ayağı kırılmış.

Adamın biri köpürmüş, karısı da çamaşır yıkamış.

Adamın birinin tabağındaki yemek bitmiş, tenceredeki pire.

Adamın biri çene çalmış, karakola götürmüşler.

Adamın birini karakola g.türmüşler, karaCOLA nın tadını beğenmemiş.

Adamın biri kızmış ama ispat edememiş.

Adamın birinin gözleri dolarmış, kulakları mark.

Adamın ayakları kokmuş, elleri linyit.

Adamın gözü dalmış, burnu yaprak.

Adamın inadı tutmuş, bir türlü bırakmamış.

Adamın evi yanmış, odaları düz.

Adamın canı çıkmış, bi daha yerine takamamışlar.

Adamın canı sıkılmış, gevşetememişler.

Adamın o lafa karnı tokmuş, gözü aç.

Adamın saçı kırmış, sakalı çayır.

Adam düşmüş, karısı gerçek.

Adam gülmüş, karısı lale.

Adam yatmış, karısı tekne.

Adam sinirliymiş, karısı kemikli.

Adam karısına "inek" demiş, birlikte aşağı inmişler.

Adam karısının yüzüne bakmamış, doksan dokuzuna bakmış.

Adam saat kaç demiş, saat de kaçmış.

Adam kafasını toplamış, burnunu bölmüş.

Adam bol keseden atmış, dar keseden eşşek.

Adam yazmış, karısı kış.

Adam donmuş, karısı fanila.

Adam şişmiş, karısı tığ.

Adam almış, karısı mor.

Adam yaymış, karısı halter.

Adam basmış, karısı soprano.

Adam kazmış, karısı ördek.

Adam kurmuş, karısı döviz.

Adam bezmiş, karısı kumaş.

Adam çekmiş, karısı senet.

Adamın kahvesi taşmış, çayı kaya.

Adam kartmış, karısı mektup.

Adam satmış, karısı RTL.

Adamın birinin gözleri yaşlıymış , kulakları genç.

Adamın biri güneşte yandı , ayda düz.

Adamın biri yolda elli lira bulmuş ama ayaklı lira bulamamış.

Adamın birinin uykusu gelmiş içeri almamış.

Adamın birinin beli tutulmuş eli kaçmış.

Adamın birinin gözü şişti, burnu tığ.

Adamın biri televizyona çıkmış birdaha indirememişler.

Adamın biri tuvalete yapmış karısıda baloya gidememiş.

Adamın biri hakkını aramış meşkul çıkmış.

Adamın birinin kafası kızmış vücudu erkek.

Adamın birini bi gün salıvermişler; pazartesi almışlar!!

Adam karısına "inek" demiş, birlikte aşağı inmişler!!
emreaydın
(şimdiye kadar 104 posta)
06.01.2009 19:20 (UTC)[alıntı yap]
Tipik evli Bir Çift

ADAM- Sevgilim bugunlerde cikabilecek miyiz? Hayir hazirlanman birkac yil daha surecekse bu kiyafetlerle cikmayalim. KADIN- Neden? ADAM- Moda degisecek hayatim... Ya da en azindan mevsim degisecek, yazlik kiyafetlerle usumeyelim diyorum. KADIN- Abartma. ADAM- Sen de abartma. Bir bucuk saattir portmantonun aynasinda kendimi seyrediyorum ve sikildim. KADIN- Bir de benim durumumu dusun. Yillardir ayni manzarayi seyrediyorum. ADAM- Ne varmis manzarada? KADIN- Pek kayda deger bir sey yok. Bir burun ve arkadaslari. ADAM- Cok komik... Kadinlarin siradan bir evden cikis hadisesini neden bi kadar ciddiye aldigini anlamiyorum. Sanki bir daha donmeyecegiz. Gidip bir evin bahcesinde kofte yiyecegiz, hepsi bu! KADIN- Ona barbeku partisi deniyor canim. ADAM- Oyle mi? Koftelerin bundan haberi var mi? Yoksa bizim salak kofteler asagilik bir mangalda can vereceklerini mi dusunuyorlar? Halbuki ne kizarmasi, parti kuruyor angutlar haberleri yok. KADIN- Amma konustun ha... Geliyorum tamam. ADAM- Gitmek istemedigim bir yere sayende acele ediyorum ya, ben asil ona yaniyorum. KADIN- Neden gitmek istemiyormussun? ADAM- Cunku kofteleri mangala dizecek olan kisi senin eski sevgilin. KADIN- Yine mi ayni konu? ADAM- Evet ayni konu! KADIN- Askym o yyllar onceydi. ADAM- Ama o yillarda da sevgililer sevisiyordu. KADIN- Eee? ADAM- Ne demek eee? Adamin senin memelerine bakip, siz bir de bunlari benim zamanimda gorecektiniz, diye dusunmesi beni rahatsiz ediyor. KADIN- Kursat'tan adam diye bahsetmen dogru degil. ADAM- Madem bizim icin adam sayilmiyor neden koftesini yemeye gidiyoruz? KADIN- Sevgilim yillardir bu sacma konuyu konusuyoruz. Kursat'la yillar once kisa bir iliskimiz oldu hepsi bu. ADAM- Ne kadar kisa? KADIN- Ne bileyim ben, iki ay filan. ADAM- Memelerini gormesi icin yeterli bir sure. KADIN- Ben sana ilk erkegim oldugunu soyledigimi hatirlamiyorum. ADAM- Iyi de bununla gurur duymasan iyi olur. Eski sevgililerinden bir takim kurma imkânimiz oldugunu biliyoruz. KADIN- Kabalasma! ADAM- Peki inceltelim. En azindan basketbol takimi kurabiliriz, yedeklerle beraber tabii. KADIN- Anladim sen hazirda sorun bulamadin, yaratmaya calisiyorsun. ADAM- Hayir. Sadece insanlarin ayrildiklari insanlarla surekli bulusup gorusmesini anlamiyorum. "Tanistirayim yeni sevgilim, eski sevgilim, bu da eski sevgilimin yeni sevgilisi, bu da yeni sevgilimin eski sevgilisi... Ne guzel degil mi? Hepimiz birbirimizin her yerini ezbere biliyoruz!" KADIN- Buna cagdas yasam deniyor iste. ADAM- Nesi cagdas bunun? Biraraya gelmemesi gereken insanlarin toplanip birbirlerine cagdas cagdas gicik olmalarinin ne manasi var? Zira benim Kursat'i sevmem tibben mumkun degil. Ama etraf uyuz olmasin diye ona gulmem hatta belki de kofteleri pisirmesine yardim etmem gerekiyor. Hicbir sey olmamis gibi. Hicbir ortak yanimiz yokmus ya da bir suru ortak yanimiz varmis gibi. KADIN- Son soyledigin cumleyi anlamadim. ADAM- Kursat'la ortak yanlarimiz, ortak yanlarimizi ortaya koyup dost olmamiza engel oluyor, bilmem anlatabildim mi? KADIN- Hayir anlatamadin. ADAM- Onunla tek ortak yanimiz senin memelerin ve bu ortaklik beni rahatsiz ediyor. KADIN- Surekli memelerimden bahsettiginin farkinda misin? ADAM- Ozur dilerim. Kursat'tan izin almaliydim. Ne de olsa memelerinin uzerinde onun da hakki var! KADIN- Bak butun bu soylediklerini sacmasapan bulmakla beraber, eger bu konuda birisi problem cikaracaksa o Kursat olmali. Cunku o varken sen yoktun! ADAM- Tamam iste ben de bu yuzden onu kofte yemeye cagirmiyorum. KADIN- Acikli olan su... Biz seninle beraber olmaya basladigimiz gunlerde ben onceki iliskilerimi sana uzun uzun anlattim ve sen de buyuk bir anlayisla dinledin. Ama sonucta erkek oldugun icin bana sahip oldugunu hissettigin andan itibaren masken dustu. Tarihime bile sahip cikmaya basladin! Senden once hayatima giren herkesten nefret ediyorsun! ADAM- Ama listede oyle adamlar var ki... KADIN- Kimi kastediyorsun? ADAM- Mesela o cuce olan, neydi adi? KADIN- Takiyettin'i mi diyorsun? ADAM- Evet Takiyettin. Ismi kendinden uzun. Salakliga bak. Bir cucenin adi en fazla Can olmali. Ama kompleks iste. Ailesi uzun gostersin diye dikine cizgili bir isim koymus. Takiyettin! Duyan bir sey sansin diye! KADIN- Aklin sira asagiladigin adam uc kez TUBITAK'tan odul aldi. ADAM- Biliyorum, yilin en kisa boylu bilimadami odulu. KADIN- Herkes senin gibi bicimsel bakmiyor olaylara. ADAM- O da davetli mi? KADIN- Gelir herhalde. Kursat'in iyi arkadasidir. ADAM- Hadi buyrun! Ne bu? Eski sevgililer toplanip kongre mi yapacagiz? KADIN- Kurtat'la beni Takiyettin tanistirmisti zaten. ADAM- Oyle mi? Ne guzel... Ne demisti tanistirirkeng "Kursat benim boyum kisa, memelere yetisemiyorum, sen bir baksana!" KADIN- Sen gercekten cok igrenc bir insansin. ADAM- Asil igrenc olan sensin. Ben birlikte oldugum butun kadinlari toplayip pirzola yapiyor muyum? Iyi biz de toplanalim o zaman. KADIN- Toplanirsaniz haberim olmasin. O kadar besinci sinif kadinin arasinda gorunmem dogru olmaz ! ADAM- Dogru. Benimkilerin arasinda TUBITAK odulu alan yok. Ama hepsi hicbir yardima ihtiyac olmadan ust raftan kitap alabiliyor. KADIN- Bu kadar igrenclik yeter! Geliyor musun gelmiyor musun? ADAM- Bagirmadan konus benimle! KADIN- Ben bagirmiyorum! ADAM- Bagiriyorsun! KADIN- Geliyor musun sen? ADAM- Hayir! Gelmiyorum! KADIN- Sen bilirsin! Ben gidiyorum! ADAM- Sen benim yuzume kapi carpamazsin! Zikkimin kokunu yiyin! Yalniz Kursat'a soyle, benimle ilgisi yok, o memeler benden once sarkmisti!
emreaydın
(şimdiye kadar 104 posta)
06.01.2009 19:20 (UTC)[alıntı yap]
Ünlülerden anılar

Kandemir Konuk'un kitabından alınıp kendi ağzıyla anlattığı anılar!!

AYDEMİR AKBAŞ

" Gülriz Sururi - Engin Cezzar Tiyatrosunda Haldun Taner'in "Zilli Zarife" adlı oyununu oynuyorduk. Ben rol gereği salonun arkasından gelip sahneye çıkıyordum...

Bir gece Bakırköy Akıl Hastanesi hastalarına oynarken yine arka kapıdan salona girdim. İçerisi tıklım tıklım akıl hastalarıyla doluydu.

Sıram gelince yine her zamanki gibi salondan sahneye çıkmak için yürüdüm. Yürüdüm diyorum ama, yürüyemedim. Yolun kenarındaki koltukta oturan bir hasta ceketime yapışmış bırakmıyordu.

Asıldım, zorlandım, imkansız... Bir türlü kurtaramıyorum. Sonunda eğildim:

- Bırak beni, bırak sahneye çıkıcam, dedim.

Akıl hastası büsbütün belime sarılıp bağırdı:

- Olmaaaz... Buradan seyret! Hemşire Hanım tembih etti, sahneye çıkmak yook!..

O beni deli sanmış bırakmıyor ben de deli gibi kendi kendime gülüyordum.. "


HALİT AKÇATEPE

" Tiyatrocu arkadaşlarla Ankara Gençlik Parkındaki bir çay bahçesinde oturuyorduk. Bir yere telefon etmem gerektiği için ikide bir kalkıp karşıdaki genel telefona gidiyor fakat, telefondan ses gelmediği için tekrar gelip yerime oturuyordum... Gide gele iyice yorulmuş ve sinirlenmiştim... Sonunda garsona seslendim:

- Kardeşim bir de sen baksana, şu telefondan bir ses geliyor mu ?

- Peki Halit Ağabey, gidip bakayım.

Garson koştu telefonun yanına gitti, ahizeyi kaldırmadan, evet, hiç elini bile sürmeden telefona kulağını dayadı dinledi, dinledi, sonra oradan bana bağırdı:

- Yoo, hiç ses gelmiyor ! "

MUSTAFA ALABORA

" Müjdat ( Gezen ) ve ben eşlerimizden ayrılmıştık. Müjdat yalnız yaşıyordu. Ben de bir müddet onun evinde kaldım. İşte bu dönemde bir akşam ben mutfakta çoban salatası yaparken telefon çaldı. Müjdat açtı, kısa bir konuşma yapıp kapattı ve yanıma geldi.

- Mustafa, salataya sakın soğan koyma!..

- Niye?..

- Şimdi tanımadığım bir kadın telefon etti, yanında bir kadın daha varmış, bize oturmaya gelmek istiyorlarmış...

İkimiz de bekardık ve iki tane tanımadığımız kadın kendilerinden coşmuş, gelmek istiyorlardı... Eee, Müjdat haklıydı tabi, salataya soğan koymamak gerekirdi...

Neyse, kısa bir süre geçti. Ben diğer yemeklerle ilgileniyorum. Birden kapı çaldı. Ben mutfakta olduğum için Müjdat kapıya gitti... Ve kapıyı açar açmaz, bana ordan seslendi:

- Mustafaa...

- Efendim?..

- Salataya soğan koyabilirsin!..

Haklıydı Müjdat, çünkü gelen kadınlar çok çirkindi!... "



SADRİ ALIŞIK

" Çok eski seneler, fazla çalışılan, peşpeşe film çevrilen günler... Birisi hayli zamandır beni arayıp, mutlaka bir randevu istiyormuş... Ne konuda görüşeceğini de söylemiyormuş. Bayağı merak ettim. Sonunda buluştuk... Orta yaşın üstünde efendiden bir adam. Çay kahve içildi hemen konuya geçildi:

- Sadri Bey, dedi adam, beni sizi çok severim.

- Sağ olun, teşekkür ederim.

- Siz hayatı bilen olgun bir sanatçısınız.

- Eksik olmayın efendim.

- Sizin yardımsever bir insan olduğunuzu da duydum noolr bana yardım edin.

- Nasıl bir yardım istiyorsunuz?

Adam şöyle derin bir soluk alıp anlatmaya başladı :

- Sadri Bey, benim bir oğlum var, 17-18 yaşlarında... Bu çocuğu ancak siz kurtarırsınız.

Ben tabii afallayıp sordum:

- Nerden kurtarıcam nasıl kurtarıcam oğlunuzu ?

Adam yine bir soluk alıp devam etti:

- Sadri Bey, bu benim oğlan ilkokulu zar zor bitirdi. Ortaokuldan belge aldı. Ben de bunu meslek öğrensin diye kunduracının yanına verdim. Bir ay sonra kavga edip ordan ayrıldı. Sonra ben bunu elektrikçinin yanına verdim, orda da durmadı. Kahvede çalıştı, derken içkiye sigaraya başladı. Kahveciyi dövüp işten ayrıldı. Kısacası bir baltaya sap olamadı. Bari artist olsun diye size geldim Sadri Bey... "

ŞEVKET ALTUĞ

(1) " Yıllar önce bir Karadeniz kasabasında turnedeydik. Oyunun ertesi günü otelden çıkıp biraz hava almak istedim. Eşim Jale de 'Gelirken bana bir naneli ciklet al' dedi...

Bakkala girdim.

- Bir naneli ciklet istiyorum, dedim.

Bakkal, şekerli-çikolatalı acaip bir şeker verdi.

- Naneli yok mu diye sordum. Bakkal şöyle dik dik yüzüme baktı. Sonra da ağır ağır konuştu:

- Ha buni naneli niyetine çiğne daa!

Ben de Karadenizli olduğum için kızamadım tabii. Otele kadar kendi kendime güldüm..."

(2) " 60'lı yıllarda tiyatro ile Anadolu'da geziyoruz. Bir gün bir otele gittik. Ben, gösterilen odaya çıktım. Yastığa baktım, yatılacak gibi değil. Daha önce bir başkasının yattığı belliydi. Yastıkta, çarşafta saçlar kıllar vardı.

Sinirlendim, hemen aşağıya indim.

- Lütfen o yatağın yastığını, çarşafını değiştirin, çünkü benden önce başkası yatmış, dedim.

Otelci şöyle yanıtladı beni:

- Yahu kardeşim, senden önce yatan da Müslüman, ne olacak yani!... "

CÜNEYT ARKIN

" Filmlerdeki tehlikeli sahneleri, özellikle tarihi filmlerdeki sahneleri, bir Kazak sirkinde çalışırken öğrendim. Bu yüzden, filmlerimde düblor kullanmadım. Fakat atlı sahnelerde ordan burdan bulduğumuz araba atlarıyla çekimlerde bir hayli kaza atlattığım için, artık yarıştırılmayan bir İngiliz yarış atı satın aldım.

Polenez köy'de rahmetli Süreyya Duru ile Malkoçoğlu'nu çekiyoruz. Atın bir huyu vardı, ne kadar eğitilse de boş kaldığı anda ahıra doğru koşuyordu.

Süreyya Beye rica ettim ahırın aksi yönüne doğru koşturayım diye, ama görüntünün önemini kastederek ahır istikametine koşmamı istedi. Çekim başladı benim at deliler gibi koşuyor. Dizginlere asılmama rağmen fırtına gibi gidiyor. Kamera açısından çıktığımız halde ben atı durduramıyorum. 120 ile giden bir araba gibi gidiyoruz. Çekim durdu ama, bizim durmamız mümkün değil. Derken tam kavşağı dönüyorduk, baktım karşı istikametten bir araba hızla üzerimize geliyor. Araba da çok süratli biz de. Bir an şöför mahalinde oturan yaşlı adamın dehşetle açılmış gözlerini gördüm. Vee. biz o sıçrayışla arabanın üzerinden aştık. Araba bizim altımızdan geçti. Altımdaki yarış atı olduğu için kolaylıkla engel aşan bir at. Tam anlamıyla filmlerdeki gibi bir sahne! At hızını kesemeden doğru ahıra gitti. Ve telaşla aynı yere geri dönüyoruz. Ben merak içindeyim acaba bir kaza oldu mu diye, ne oldu diye. Olay yerine geldik, baktım araba durmuş içinden yaşlıca bir bey ve hanımı inmişler yol kenarında oturuyorlar. Adam bembeyaz olmuş tirtir titriyor. Ve söyleniyor :

- Bundan sonra bir daha içki içmiycem! Artık hayal görmeye başladım! "

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 37
Bütün postalar: 1014
Bütün kullanıcılar: 64
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!


PageRank Siteni Ekle Hit Kazan Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol